3 Şubat 2016 Çarşamba

Davranışçı Kuram ve Klasik Koşullanma Yolu İle Öğrenme



DAVRANIŞÇI (ÇAĞIRIMSAL ya da BAĞSAL) KURAM
İnsan zihninin işleyişi Psikolojinin temel konusudur ve Bu konu üzerinde ilk çalışanlar genel olarak felsefecilerdir.
Çünkü zihinde olup bitenleri dışarıdan gözlemlenmektedir.
Bu durum Psikolojinin pozitif bir bilim olarak var olmasını güç hale getirmiştir.
Bunun farkına varan watson 1920 de zihinde olup bitenlerle hiç ilgilenmeden bireyin gözlenebilen davranışlarını incelemeyi amaçlamış ve davranışçı yaklaşımın kurmuştur.
Davranışçı yaklaşım bireyin gözlenebilen , dolayısıyla da ölçülebilen davranışlarını incelemeyi Psikolojinin tek bilimsel yöntemi olarak savunur.

Davranışçılar bu şekilde psikolojinin ve dolayısıyla da eğitim psikolojisinin bilimsel bir zemine oturtulması da önemli rol oynamıştır.

Davranışçı Kuramın Temel İlkeleri
Davranışlar çalışmalarını şu temel ilkelerden yola çıkarak yapmışlardır.

  • İnsan ve diğer canlıların öğrenmeleri birbirine benzemektedir.
  • Hayvanların öğrenmesi üzerine çalışarak insanların öğrenmesi açıklanabilir.
  • İnsanın Duygu düşünme inanç gibi özellikleri Eğer davranışa dönüşmesinde ise doğrudan gözlenip ölçülemez. O nedenle bilimsel olarak ele alınıp incelenmez. Ancak organizmanın gözlenen davranışlarında bir değişiklik olduğunda öğrenmeden bahsedilebilir.
  • Yani öğrenme için muhakkak gözlenebilir davranış şarttır.
  • Tüm öğrenmeler aynı basit kurallara göre işler.
  • İnsanın Zihni doğduğundan boş bir levha gibidir. Yani insan doğuştan hiçbir şey geçirmez.
  • Bütün davranışsal değişimler yaşantı sonucu elde edilir.
  • Öğrenmede  uyarıcı ve tepki bağı önemlidir.
  • Uyarıcı - tepki bağına verdikleri bu öneminden dolayı davranışçı kuramlara U-T  yani uyarıcı tepki kuramcıları veya çağrışım kuramcıları denir. Davranışçı kurama ayrıca Bağsal öğrenme kuramı da denir.


Thorndike , Watson , Guthrie ,  Skinner, ve Pavlov  önde gelen davranışçı kuramcılardır.
Günümüzde öğrenme kuramlarından eğitim ve öğretimi en çok etkileyen kuram, “Davranışçı Kuram’dır.”

KLASİK (TEPKİSEL) KOŞULLANMA( ŞARTLANMA)

Klasik (ya da tepkisel) şartlanma ile ilgili bilgilerin temeli Pavlov'un araştırması sırasında köpeklerin yiyecekleri verilmeden önce salya salgıladıkları ortaya koymasına dayanır.
Pavlov'un yaptığı deney de köpeği önce nötr bir uyarıcı olan zil sesi verilmiş ve beklenildiği gibi köpek zil sesine karşı yiyeceklere verdiği türden bir tepki ( salya tepkisi gibi bir tepki) vermemiştir.

Bu aşamada şu kavramları açıklamakta fayda görmekteyiz.

Nötr uyarıcı : Organizmayı koşullanma sürecinin başlangıcında tepki vermeye götürmeyen uyarıcıdır.
Bu uyarıcı başlangıçta organizmada herhangi bir tepkiye neden olmaz.
Mesela zil sesi deney öncesinde nötr bir uyarıcıdır ve köpek için hiçbir şey ifade etmeyen bir uyarıcıdır. Onu tepki vermeye götürmez.

Doğal uyarıcı ( ya da şartsız ,koşulsuz uyarıcı) : Organizmada doğal olarak belli bir tepkiye yol açan uyarıcıdır.
Bu uyarıcı ile tepki arasındaki bağ koşullanmanın öncesinde vardır.
Başka bir anlatımla organizmada koşulsuz tepkiye yol açan uyarıcıdır.
Örnek verecek olursak:  Hep köpek açısından bakıldığında bir şarta ya da koşula gerek olmaksızın doğal olarak kendisine tepki gösterilen bir uyarıcıdır.
Sıcaklık , soğuk , yiyecek , su gürültü gibi uyarıcılar koşulsuz uyarıcılardır.

Doğal Tepki (yani şartsız ya da koşulsuz tepki ):
Organizmanın belli uyarıcılar karşısında bir şart aranmaksızın verdiği tepkidir.
Örneğin: Et gören köpeğin salyası salgılaması doğal bir tepkidir.
Başka bir ifade ile söyleyecek olursak koşulsuz uyarıcı ya verilen tepkidir.
Canlının doğuştan sahip olduğu bir tepkidir.
Bu tepki bir öğrenme ürünü değildir.
Örneğin sıcak bir ortamda terlemek ya da soğuk bir ortamda üşümek titremek bir öğrenme değil doğuştan gelen bir şeydir.


Şartlı Uyarıcı (yani koşullu uyarıcı): Belli bir şarta bağlı olarak organizmayı tepki vermeye götüren uyarıcıdır.
Bu şart koşullanmanın gerçekleşmiş olması, yani nötr uyarıcının koşullu uyarıcı dönüşmesidir.
 

Şartlı Tepki (ya da koşullu tepki) : Belli bir şarta bağlı olarak verilen tepkiye ise şartlı tepki verilmektedir.
Örneğin zilden sonra salya salgılamak şartlı tepki vermektir.
Çünkü Salya  zilden sonra gelen et şartına bağlanmıştır.


Limonu ilk kez gören bir kişiyi limana karşı herhangi bir tepki vermez.
Yani limon Başlangıçta ne tür bir uyarıcıdır.
Limonun ekşi tadı ise koşulsuz uyarıcıdır.
Ekşi tat ağızda sulanmaya yol açar. Ekşi tadın ağız sulandırılması ise koşulsuz tepkidir.

Klasik koşullanmanın iki temel kuralı vardır ve klasik şartlanma ancak şu iki durumda meydana gelmektedir.

1-Şartsız uyarıcı doğal bir uyarıcı olmalıdır.

2-Şartsız uyarıcı ile şartsız tepki arasındaki bağ doğal bir bağ olmalıdır.



Klasik Şartlanmanın ilkeleri
Pavlov  çalışmaları sonucunda klasik şartlanma ile ilgili bazı ilkeler ortaya koymuştur.
Bu ilkeler büyük oranda edimsel koşullanma için de geçerlidir.

Şimdi ilkeleri birer birer ele alarak kısaca açıklayalım.

1) Bitişiklik: Şartlanma sonucunda şartlı uyarıcı ( zilin) ve doğal uyarıcının (et) verilme zamanlarının birbirine yakın olması önem kazanmaktadır.
Koşullanmanın gerçekleşmesi bu iki uyarıcının art arda verilmesine bağlıdır.
Genel olarak şartlı uyarıcı doğal uyarıcıdan yarım Saniyelik bir süre önce verildiğinde en etkili şartlanmanın oluştuğu İleri sürülmektedir.
Şartlı ve doğal uyarıcıların ardı ardına verilmesi durumuna bitişiklik adı verilmektedir.
Ancak bazen şartı ile doğal uyarıcı arasındaki zaman aralığı yarım saniye geçebilir. Buna rağmen organizma koşullanmış olabilir.
Bu duruma ise gecikmeli koşullanma veya gecikmiş koşullanma adı verilir.

2) Habercilik (uyaran sıralaması): Şartlı uyarıcı (zil) doğal uyarıcının (etin) geleceğini haber verici bir nitelik taşıdığı zaman öğrenme daha kolay ve daha hızlı gerçekleşmektedir.
Bu nedenle şartlı uyarıcıdan sonra her seferinde doğal uyarıcının verilmesi gereklidir.
Koşullanma sürecinde bazen et , bazen de doğal uyarıcı olan elektrik şoku veya köpeğe acı veren iğne gibi diğer uyarıcılar verirsek hayvan zil den sonra hangi doğal uyarıcının geleceğini bilemeyeceği için hangi doğal tepki vereceğini karar veremeyecek ve bu nedenle koşullarına söz konusu olmayacaktır.

3.Pekiştirme : Daha önce de söz edildiği gibi pekiştirme belli bir uyarıcı karşısında yapılan davranışın tekrarlanma olasılığını arttırılmasıdır. Davranışı pekiştirme de kullanılan uyarıcıya ise pekiştireç denir.
Klasik koşullanmada doğal uyarıcı pekiştirecektir.

Davranışçı kurama göre hangi tür pekiştireç kullanılırsa kullanılsın öğrenmenin anahtarı pekiştirmedir.
Eğer pekiştirmek yoksa öğrenme de yoktur.

4.Sönme : Doğal uyarıcının yani etinin çekilmesi ya da bir başka deyişle pekiştirmenin yapılmaması halinde şartlı uyarıcıya yani zile verilen şartlı tepkinin ortadan kalkmasıdır.
Yani davranışta sönme meydana gelmesidir.
Ancak araştırmalar doğal uyarıcının ya da pekiştirecin ortadan kaldırılması ile , önce sönmesi istenilen davranışın sıklığında bir artış olduğunu göstermektedir ki buna sönme patlaması denir.
Ancak daha sonra pekiştireceğini verilmemeye devam edilmesi, yani bu konuda ısrar edilmesi durumunda davranışın zamanda söndüğü görülmektedir.
Burada sönmenin süresi üzerinde o davranışın ne kadar pekiştirildiği de önem kazanmaktadır.

Örneğin zil sesini koşullanmış olan köpeği zil sesinden sonra bir süre et verilmezse köpek bir süre sonra zil sesine tepki vermemeye başlar yani zile karşı tepkisi sönmüş olur.

5) Kendiliğinden geri gelme: Sönme ile şartlı uyarıcı zil ve şartlı tepki salya arasındaki bal zayıflamaktadır.
Sönmeden bir süre sonra şartlar değiştirilse bile şartlı uyarıcının yani zilin tekrar verilmesi şartlı tepkinin tekrar oluşmasına yol açabilir.
Bu duruma da kendiliğinden geri gelme denilmektedir.

6) İkinci dereceden koşullanma: (ya da üst düzey koşullanma veya birden fazla uyarıcıya koşullanma)

Klasik koşullanmada şartlı uyarıcı yani zil sesi ve şartsız uyarıcı yani et birçok kez birlikte verilerek şartsız uyarıcının meydana getirdiği etkiyi şartlı uyarıcının da oluşturması sağlanmaktadır.
Yani deney başladıktan bir süre sonra tek başına zil sesi verildiğinde de köpek salyası salgılar hale gelir.
Bundan sonra ikinci bir şartlı uyarıcı şartlanma sürecinde sokulabilir.
Örneğin birinci şartlı uyarıcıdan sonra yani izinden hemen sonra Işık ikinci şartlı uyarıcı olarak verilebilir.
Daha sonra önce birinci şartlı uyarıcı , yani zil sesine sonra ise ikinci şartlı uyarıcı olan ışık olmak koşuluyla uyarıcılar birkaç kez aynı anda birlikte verilip hemen arkasında da doğal uyarıcı olan et verildiği zaman bir müddet sonra her iki uyarıcının da gerek beraber gerekse ayrı ayrı salya tepkisini meydana getirdiği gözlenmektedir.
Yani köpek iki uyarıcıya birden şartlanmaktadır. Buna üst düzey koşullanma denilir.

7) Gölgeleme: İki şartlı uyarıcı birlikte verildiği zaman şartlanma daha çok dikkati çeken şartlı uyarıcıya karşı meydana gelmektedir. Diğeri ise etkisiz kalmaktadır.
Bu duruma gölgeleme denilmektedir.
Örneğin zil sesi çok güçlü olursa zil sesi ile aynı anda verilen ışık dikkat çekmemekte ve zil sesinin gölgesinde kalmaktadır.

8)Genelleme ve ayırt etme:  Bir uyarıcı tepki vermeyi öğrenen organizma buna benzer uyarıcılar karşısında da bu tepki gösterebilir. Buna genelleme denir.
Örneğin kedi tarafından tırmalanmak bir çocuk kediye benzer hayvan olan tavşanı da gördüğü zaman aynı korku etkisini gösterir.

Bunun yanında organizmaya uyarıcılar ayırt etmesi öğretilebilir.
Bir organizmanın belli bir tepki tek bir durum veya nesneye karşı sergileyip başka nesne veya durumlara karşı sergilememesi sürecini ayırt etme süreci denir.
Örneğin çocuğa kediyle tavşanın farkını öğretirsek çocuk bir süre sonra sadece kendisini tırmalayan kediden korkma davranışını gösterir tavşandan ise korkmaz Çünkü ikisi arasındaki farkı artık bilmektedir.

Klasik şartlanmanın özellikleri
 Klasik şartlarının Benim üç temel özelliğini şu şekilde sıralayabiliriz.
1. Klasik şartlanma refleksif davranışlara dayalı olarak geliştirilmiştir.
klasik şartlanma korku irkilme heyecanlanma gibi bazı duygusal davranışların farklı bir uyarıcıya yönlendirilmesinde başarılı sonuçlar vermektedir.

2.Klasik şartlanma da tepki çevreden gelen uyarıcılarla başlar.

3.Klasik şartlanma için aralıklı bir şekilde yapılan tekrar son derece önemlidir.
Çünkü bu durum davranışı pekiştirir.

Klasik koşullanmaya ortadan kaldırma yöntemleri klasik şartlanma ortadan kaldırmanın üç yöntemi vardır. Bunlar sırasıyla şu şekildedir.

1-)Sistematik duyarsızlaştırma: Bu yöntemi Watson ve Jones  3 yaşındaki bir çocuğun korkularını tedavi etmede kullanmışlardır.
Çocuk tavşandan , yünden ve kurbağadan korkmaktadır.
Araştırmacılar tavşanı çocuğun görebildiği ama zarar görme olasılığı olmayan bir uzaklığa koyup her defasında çocuğa biraz daha yaklaştırmışlar sonunda çocuğun korkmadan tavşana yaklaşması ve dokunmasını sağlayarak , korkusunu azaltıp tedavi etmişlerdir.
Buna da sistematik olarak adım adım yapılması nedeni ile sistematik duyarsızlaştırma adını vermişlerdir.
2-) Davranışın sönmesini bekleme: Şartlı uyarıcıdan sonra şartsız uyarıcı verilmezse bir süre sonra şartlı tepkinin ortadan kalktığı yani sönmeye başladığı görülür.

3-) Karşıt Şartlama(Koşullama): Şartlı uyarıcı istenmeyen şartlı bir tepki yerini zıt bir tepki yaratan bir uyarıcı ile eşleştirilmektedir.
Örnek: Matematik dersinde nefret eden yada korkan öğrencilerin bu olumsuz tutumunu ortadan kaldırmak için öğretmenin dersi ilginç hale getirilmesi, öğrencilerle daha iyi iletişim kurması ve onlara sık sık pekiştireç vermesi sayesinde öğrencilerin matematik dersine karşı olumsuz tutumlarına ortadan kaldırabilir.
Böylece öğrencilerin Matematik dersine daha önceden göstermiş oldukları olumsuz tepki daha sonra olumlu tepkiye dönüşecektir.




İnsancıl (Hümanistik) Kuramın Temel ilkeleri ve Benlik Algısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder