kpss hazırlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kpss hazırlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ağustos 2016 Cuma

II. Dönem Türk Dış Politikası 1930-1939 - Milletler Cemiyetine Giriş, Balkan Anatantı, Montrö Sözleşmesi, Kpss İnkılap Ders Notları

II. Dönem Türk Dış Politikası 1930-1939 

Bu dönemdeki dış politikasının amacı: 
Olası İkinci Dünya Savaşı'na karşı önlem almak 

Bu dönemdeki dış politikadaki gelişmeler ise şu şekilde sıralanabilir: 
Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne üye olması 1932 
Balkan antantı'nın imzalanması 1934 
Montrö Boğazlar sözleşmesinin imzalanması 1936 
Sadabat paktının gelişmesi 1937 
Hatay'ın Türkiye'ye katılması 1939


Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne üye olması: 
Hatırlayalım: millet Cemiyeti Birinci Dünya Savaşı'nın kazanan devletler tarafından savaştan hemen sonra uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözmek , uluslararası işbirliğini geliştirmek , Böylece barış ve güvenliği koruyarak yeni savaşları önlemek amacıyla kurulmuş olan bir cemiyettir.
  • 1930 dan sonra milletler arası işbirliğinin önem kazanması Milletler Cemiyeti'ne ilgiyi artırmıştır.
  • 1932 temmuz'unda İspanya'nın teklifi ile Yunanistan'ın ise desteği sonucu Türkiye Milletler Cemiyeti'ne üye olmuştur 18 Temmuz 1932

Düşünelim: Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne üye olması dünya barışına Katkı sağlamak istediğinin bir göstergesidir.


Balkan Antantı: Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne girdikten sonra Balkan ulusları ile yakınlaşması ve 1933 ten sonra Almanya ve İtalya'nın silahlanarak dünya barışını tehdit etmeye başlaması, Türkiye, Yunanistan , Yugoslavya ve Romanya Devletleri arasında Balkan antantının imzalanmasına zemin hazırlayan durum olmuştur. Antant 9 Şubat 1934 tarihinde imzalandı.

Dikkat: Arnavut İtalya'nın baskısından dolayı Bulgaristan ise Makedonya ve Dobruca konusunda Yunanistan Yugoslavya ve Romanya ile anlaşmazlık içinde olduğu için antanta katılmamıştır.
düşünelim Balkan Antantı ile Türkiye Batı sınırlarını güvence altına almış ve Türkiye için Balkanlardan Barış dönemi başlamıştır.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi: Hatırlayalım: Londra Konferansı'nda imzalanan boğazlarla ilgili hükümler Türkiye'nin boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını sınırlandırmaktadır. Türkiye boğazlarla ilgili hükümleri güvenlik konusunda Milletler Cemiyeti'nin etkili olacağını ve Avrupa'da Silahsızlanmanın gerçekleşeceği umuduyla kabul etmişti.

  • 1933 ten sonra İtalya ve Almanya Rusya silahlanmaya başladı Milletler Cemiyeti barışı tehdit eden bu gelişmeleri önleyemedi bu gelişmeler Üzerine kendi güvenliğini garanti altına almak isteyen Türkiye 10 Nisan 1936 da boğazlar üzerindeki sınırlamaları kaldırmak amacıyla Lozan Antlaşması'nı imzalayan devletlere birer nota göndererek boğazlarla ilgili hükümlerin düzenlemesini istedi.
  • Türkiye'nin bu isteği ile ilgili devletler tarafından olumlu karşılandı ve İsviçre'nin Montrö şehrinde Montrö boğazlar sözleşmesi imzalandı. 20 Temmuz 1936

Montrö Boğazlar sözleşmesinin maddeleri:


  • Lozan Antlaşması'nda kurulan Boğazlar Komisyonu kaldırılacak ve bu yetkileri Türkiye Cumhuriyeti ile devredilecektir.
  • Lozan Antlaşması ile boğazların iki yanında askersiz duruma getirilen yerlerde Türkiye askeri bulundurabilecek ve tahkimat yapabilecektir.
  • Ticaret gemilerinin her iki yönde boğazlardan geçişi serbest olacaktır.
  • Savaş gemilerinin geçişi ise zaman ve ağırlık bakımından sınırlandırılacaktır.
  • Türkiye savaşa girer veya bir savaş tehlikesi ile karşılaşırsa Boğazlar istediği gibi açıp kapatabilecektir.

Montrö Boğazlar sözleşmesinin önemi: 
Türk devletinin egemenlik haklarını sınırlayıcı hükümler kaldırılmıştır.
Türkiye'nin doğu Akdeniz'de önemi artmıştır. 
Türkiye milletlerarası dengede önem kazanmıştır.
Türk Sovyet ilişkilerinde ayrılığın ilk adımı atılmıştır.


Sadabat Paktı: Sadabat Paktı İtalya'nın Ortadoğu ülkelerini hedef alan istila politikasına karşı Türkiye, İran, Irak ve Afganistan'da arasında oluşturulmuştur. 8 Temmuz 1937 

Dikkat: Türkiye ile arasında Hatay yüzünde gerginlik yaşayan Suriye Sadabat Paktı'na katılmamıştır . 

Düşünelim: Sadabat Paktı Türkiye doğu sınırlarını güvence altına alma imkanı tanımıştır.

Hatay'ın Türkiye'ye katılması:

Hatırlayalım:
Fransa ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında imzalanan 1921 Ankara Anlaşması'nda Hatay'ın Fransa himayesinde özel bir yönetime sahip olması kararlaştırılmıştı.


1. İkinci Dünya Savaşı'nın yaklaşması üzerine Fransa 1936 yılında Suriyeyi boşaltma kararı aldı. Böylece Fransa hatayı Suriye'ye bırakmış oldu.


2. Sorunları barışçı yollarla çözümlemek isteyen Türkiye Milletler Cemiyeti'ne başvurarak , çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hatay'ın Türkiye'ye verilmesini istedi.


3. Hatay'da yapılan ilk halk oylamasında 2 Eylül 1938 de bağımsız Hatay Cumhuriyeti kuruldu.


4. Hatay'ın Cumhurbaşkanlığına ise Tayfur Sökmen seçildi.


5. 30 Haziran 1939 yılında Hatay Millet Meclisi tarafından yapılan oylama sonucunda Hatay Türkiye'ye katılma kararı aldı.

Bilgilendirelim: Hatay'ın bağımsız olmasında Sandler raporunun da olumlu etkisi olmuştur.

Dikkat:
Hatay'ın Türkiye'ye katılması ile günümüz Suriye sınırı çizilmiştir bu durum misak-ı Milli'ye uygun bir gelişmedir.



7 Ağustos 2016 Pazar

Kurtuluş Savaşı'nda Güney Cephesi ve Ankara Antlaşması- Kpss İnkılap Hazırlık Notları

Kurtuluş Savaşı'nda Güney Cephesi 


  • Bu cephede Fransızlar ve Ermenilerle mücadele edilmiştir.
  •  Bu cephede milis Güçler yani Kuvayi Milliye bölge halkı ile mücadele edilmiş ve başarıya ulaşmışlar.


Düşünelim: Güney cephesindeki Bu mücadele gayri Nizami harbi örnek olarak gösterilebilir.

  • Urfa ve Maraş Kuvayi Milliye birlikleri tarafından kurtarılırken Antep direnmesine rağmen düşman işgalinden kurtarılmıştır.

Unutmayalım: Antep Sakarya Meydan muharebesinden sonra Fransa ile imzalanan Ankara antlaşması ile Ekim 1921 de kurtarılmıştır.

Unutmayalım: Güney cephesinde italyanlara karşı bir direniş olmamış ve cephe açılmamıştır. Bunun nedeni italyanların Ege bölgesinin Yunanlılara verilmesinden dolayı kırgınlık içinde bulunmalarıdır. İtalyanlar ikinci İnönü Savaşı'nın kazanılmasından sonra işgal ettikleri yerleri Terk etmeye başlamışlardır. 5 Temmuz 1921.

  • Güney Cephesi fransızlarla imzalanan Ankara antlaşması ile kapanmıştır tarih 20 Ekim 1921.

Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması'nın maddeleri

1- iki devlet arasında savaş hali sona erecektir.

 önemi Fransa TBMM'nin varlığını tanımıştır.

2- Süleyman Şah'ın mezarının bulunduğu caber Kalesi Türk toprağı sayılacaktır.
 önemi Güney Cephesi kapanmıştır.

3- boşaltılan topraklarda genel af ilan edilecektir.
 önemi Misakı Milli'den taviz verilmemiştir ( Hatay İskenderun bölgesi hariç)

 4- İskenderun bölgesinde özel bir yönetim kurulacaktır, Türk ırkından olan bu bölgenin Sakinleri kültürlerinin gelişmesi için her türlü kolaylıktan yararlanacaklardı,r Türkçe resmi dil olacaktır. 

önemi Hatay dışında kalan bugünkü Türkiye Suriye sınırı çizilmiştir.

Unutmayalım: TBMM'nin varlığını tanıyan ilk itilaf devleti Ankara Antlaşması'nın imzalanmasıyla Fransa olmuştur.


Düşünelim: Bu durum İtilaf grubunun parçalandığını gösteren bir durumdur.

Bilgilendirelim:


Milli Mücadele'deki başarılarından dolayı 1921 de Antep şehrine Gazi 

1973 de Maraş şehrine Kahraman 

1984 de Urfa şehrine Şanlı ünvanları verilmiştir.



Kpss hazırlık notlarını yazmaya devam edeceğiz.
Kpss 'de tüm ziyaretçilerimize ve memur adaylarına başarılar dileriz.


31 Mayıs 2016 Salı

Öğrenme Psikolojisi Hazırlık Testi - Lys ve Kpss Hazırlık Çalışma Soru ve Cevapları

Öğrenme Psikolojisi Testi
1. Aşağıdakilerden hangisi öğrenmenin temel özelliklerinden birisi değildir?
A) öğrenme sonucunda davranışlar gözlenebilir 

B) öğremenin değişme olması için davranışındaki değişmenin yaşantı kazanma sonucunda olması 
C)bir davranışın öğrenilmiş kabul edilebilmesi için nispeten kalıcı izli olması gerekir
D) öğrenme ürünü davranışın hemen ortaya çıkabileceği gibi yeri ve zamanı geldiğinde ya da biri istediği zaman ortaya çıkabilmesi
E) doğuştan getirilmiş içgüdüsel davranışlar öğrenilmiş davranışlardandır


2. aşağıda verilmiş olanlardan hangisi davranışçı öğrenme kuramcıları nin görüşleri arasında olduğu söylenemez?

A) öğrenme gözlenebilir davranışlardaki değişikliklerdir.

B) bireyin ne düşündüğü değil ne yaptığı önemlidir.
C) uyarıcı organizma tepki davranışçı öğrenme kuramlarının üç temel öğesidir.
D) davranışları önceden belirlenen pekiştireçler ile şekillendirilir 

E) öğrenme ile olumlu duygular arasında bağ kurulması gerektiğini belirtiyorlar


3. Ali arkadaşının sınavda kopya çekip iyi not aldığını görmüş ve Ali de bundan sonraki sınavlarda kopya çekmeye başlamıştır ancak bir süre sonra öğretmenin Ali'nin arkadaşının kopya çekerken yakalamış ve zayıf not vermiştir Ali de bundan sonraki sınavlarda kopya çekme davranışından vazgeçmiştir.

Bu örnekte Ali'nin verdiği tepkiler sırasıyla hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
A)pekiştirme - ceza 

B) dolaylı pekiştirme - ceza 
C) dolaylı güdü - dolaylı ceza 
D) dolaylı ceza - dolaylı pekiştirme 
E) dolaylı pekiştirme - dolaylı Ceza


4. Mehmet arkadaşları ile parkta oyun oynarken düşmüş ve bacağına dikiş atılmıştır bundan sonra Mehmet part gördüğünde Ağlama davranışı göstermeye başlamıştır.

 Yukarıdaki örnekte Mehmet için fark ne tür bir uyarıcıdır?
A) koşulsuz uyarıcı 
B) Nötr uyarıcı 
C) doğal uyarıcı 
D) koşullu tepki 
E) koşullu uyarıcı

5.Aşağıdaki Klasik koşullanma ile ilgili verilen ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Koşulsuz uyarıcı herhangi bir koşullanma olmadan organizmada fizyolojik ya da duygusal etki oluşturur.
B) koşullanma dan sonra zil uyarıcı sana verilen salya tepkisi koşullu uyarıcıdır
C) koşullu ve koşulsuz uyarıcı arasındaki bitişiklik koşullanmaya kolaylaştırır
D) klasik koşullanmada pekiştireçler koşulsuz uyarıcıdır
E) koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcının geleceğini haber verirse öğrenme daha çabuk olur


6. Aşağıdakilerden hangisi klasik koşullanmanın ilkeleri arasında yer almaz?
A) bitişiklik 
B)habercilik
C) uyarıcı kontrolü 
D)genelleme 
E) sönme

7. Bir anne çocuğunun sabah uyandığında dişlerini fırçaladığını dan dolayı televizyonda çizgi film seyretme süresini yarım saat uzatmıştır ancak çocuğunun diğer gün uyandığında dişlerini fırçalamadın gören anne verdiği yarım saat fazla çizgi film izleme süresini kaldırmıştır.

Bu örnekte annenin verdiği tepkiler sırasıyla hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
A) olumlu pekiştirme - birincil tür ceza 

B) olumlu pekiştirme-  ikincil Tür Ceza 
C) olumlu pekiştirme - olumsuz pekiştirme 
D) birincil pekiştirme - ikincil pekiştirme 
E) olumlu pekiştirme - birincil pekiştireç


8. Meltem arkadaşları hakkında diğer öğretmenlere şikayette bulunmazken sınıf öğretmenini her gördüğünde arkadaşları hakkında şikayetler de bulunmaktadır.
Bu örnekte sinir öğretmeni Meltem için aşağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanır?
A) nötr uyarıcı 

B)koşulsuz uyarıcı 
C)olumlu pekiştireç 
D)ayırt edici uyarıcı 
E) olumsuz pekiştireç



22 Mart 2016 Salı

Erzurum Kongresi Maddeleri, Özellikleri ve Önemi . İnkılap Tarihi Kpss Hazırlık Ders Notu



Erzurum Kongresi 23 Temmuz 7 Ağustos
Erzurum Kongresi 23 temmuz 7 ağustos tarihleri arasında Doğu Anadolu'daki Ermeni ve Doğu Karadeniz'deki son faaliyetlerine karşı bölgeyi örgütlemek amacıyla toplanmıştır .

Bu kongreyi toplayan gruplar; Trabzon muhafaza-i hukuk-u ile şark vilayetleri müdafaa-i hukuk cemiyetleridir.
Kongrenin toplanmasına etkili olan fikir ve düşünceler, bağımsızlık ve ulusçuluk fikirleridir.

Hatırlatalım:
Mustafa Kemal Amasya Genelgesi'nin yayınlanmasının dan sonra Erzurum Kongresi'ne katılmak üzere Sivas üzerinden Erzurum'a gitmiştir buradaki çalışmaları sırasında 8 - 9 Temmuz gecesi İstanbul hükümeti ile yapmış olduğu telgraf görüşmelerinin sonucunda
kendisinin görevinden alındı haberi iletildi. Bunun üzerine Mustafa Kemal'in askerlik mesleğinden ayrıldığını ve görevinden istifa ettiğini bildirmiş ve bu haberi İstanbul hükümetinden önce bütün vekilleri ve komutanlara duyurmuştur ancak bölgedeki on beşinci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa kendisinin ve birliklerinin emrinde olduğunu bildirerek Mustafa Kemal'e büyük bir destek vermiştir.
Mustafa Kemal ve Rauf Bey'in kongreye katılabilmesi için Kazım Karabekir ve Cevdet Bey delikten çekilmişler Böylelikle kongrede yaşanan delege sorunu giderilmiştir.

Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar ve bu kararların önemleri
1. Ulusal sınırlar içinde Vatan bir bütündür asla parçalanamaz.
 Erzurum Kongresi'nin bu maddesi Misakı millide de yer alacaktır ilk defa ulusal sınırlardan söz edilmiştir Türk
vatanının Bölünmez bir bütün olduğu ilan edilerek ulusal bir karar alınmıştır.

2. yabancı işgal ve müdahalesine Osmanlı Devleti'nin dağılması halinde ulus birleşerek karşı koyacaktır.

Bölgesel bağımsızlık hareketlerine karşı çıkmıştır bağımsızlığın Birlik içinde gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.

3. Osmanlı Hükümeti Vatan bağımsızlığını sağlayan Aslı ve koruyamazsak geçici bir hükümet kurulacaktır.
Bu hükümet Ulusal Kongre tarafından seçilecektir kongre toplanmış değil ise bunu seçilmiş temsilciler kurulu yapacaktır.
ilk defa geçici bir hükümetin kurulmasından söz edilmiştir tek kurtuluş çaresi nin İstanbul hükümeti olmadığı vurgulanmıştır Anadolu'da ulusal bir devletin yürütme gücü olan ulusal bir hükümet kurma konusundaki niyet ve inanç ortaya konulmuştur.

4.Manda ve himaye asla kabul edilemez manda ve himaye fikri ilk defa Erzurum kongresinde reddedilmiştir.
Herhangi bir devletin himayesinin kabul edilemeyeceği ve Türk ulusunun koşulsuz bağımsızlık amacında olduğu vurgulanmıştır.

5. Ulusal güçleri etkili ulusal iradeyi Egemen kılmak temel ilkedir.
Amasya Genelgesi'nin 3 üncü maddesinin destekleyen bir maddedir ulusal güçlerin yani Kuvayi Milliye güçlerinin güçlendirilerek bağımsızlığın sağlanacağı ardından da halk egemenliğine dayalı bir yönetimin kurulacağı belirtilmiştir.


6.Azınlıklara siyasi ve sosyal dengeyi bozacak ayrıcalıklar verilemez ancak Osmanlı yasalarıyla ülkemizdeki azınlıklara verilen mal Can ve namus güvenliğine tamamen saygılı kalınacaktır.
Hazırlıklara verilecek hakların sınırları belirlenmiş azınlık ayrıcalıklarına karşı çıkılmıştır.

7. Mebuslar Meclisi'nin derhal toplanmasına ve hükümetin yaptığı işlerin ulusça kontrolünü çalışılacaktır.
Bu karar Ulus iradesine önem verildiğini göstermektedir mebuslar Meclisi'nin açılması istenmiş ve İstanbul hükümetinin faaliyetlerinin denetim altına alınması amaçlanmıştır.

8. Ulusal bağımsızlığımıza Saygılı ve ülkemizi ele geçirme amacı taşımayan herhangi bir devletin çekinik ve sanayi ve ekonomik yardımı kabul edilebilir.
Erzurum kongresinde yalnızca iç politika ilgilendiren ilçeler değil bazı dış politika ilkeleri de belirlenerek ilan edilmiştir Bu da Erzurum Kongresi'nin meclis gibi hareket ettiğini göstermektedir hiçbir şekilde bağımsızlıktan ödün verilmeyeceği vurgulanmıştır.

Erzurum Kongresi'nin özellikleri
Kongreye Doğu illerinden gelen 53 delege katılmıştır.  Diyarbakır Elazığ üyeleri engellemeler sonucu Samsun üyesi ile çeşitli nedenlerden dolayı kongreye katılmamıştır.  doğudaki ulusal cemiyetler Doğu Anadolu müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir kongre aldığı kararların uygulanması amacıyla 9 kişilik bir tek temsilciler kurulu oluşturmuş başkanlığına da Mustafa Kemal Paşa'yı geçirmiştir.

Erzurum Kongresi'nin önemi
Kongre milli mücadelenin özü olan temel ilkeleri saptamıştır.
kendisinden sonra toplanan Sivas Kongresi'nin ve Mebusan Meclisi'nin de kabul edilen Misakı Milli kararlarının temelinin Bu kongre kararları oluşturmuştur Mondros Ateşkes Antlaşması ilk kez bir kongre tarafından reddedilmiştir Erzurum Kongresi Batı Anadolu'daki direnişi de cesaretlendirerek olumlu yönde etkilemiştir.

16 Mart 2016 Çarşamba

Kurtuluş Savaşı'nın Örgütlenme Dönemi ,Mustafa Kemalin Samsuna Çıkışı ve Havza Genelgesi. İnkılap Tarihi Kpss Hazırlık Notu



Kurtuluş Savaşı'nın Örgütlenme Dönemi 

Bu örgütlenmeye başlamasının nedeni Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalanmış ve yurdun parçalanmaya başlangıç ve işgallere uğramış olmasıdır.  Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 ile 23 Nisan 1923 dönemleri arasında yapmış olduğu liderlik ile örgütlenme yaparak, Kazım Karabekir , Ali Fuat Paşa gibi üst düzey komutanlarla birlikte bağımsızlık ve ulusçuluk mücadelesi vermiştir.

Mustafa Kemal'in Samsun'a gelişi 19 Mayıs 1919
 Mustafa Kemal'in Samsun'a gönderilmesinin nedenleri şunlardır.
Görev Bölgesi'ndeki iç huzuru sağlamak
Silah ve cephaneyi toplamak
Vatandaşlara Silahı dağıtılmasını engellemek
Bunu yapan kuruluşları ortadan kaldırmak.

Görev bölgesi içerisinde değişik yerlerde bir takım Şuraların,  yani küçük kurulların danışma meclisleri kurulduğu bunların asker topladıkları ve gayri resmi olarak da ordunun bunları kurulduğu belirtilerek bu Şuraların faaliyetlerinin önlenmesini veya lağvedilmesini sağlamak.

Mustafa Kemal'in Samsun'daki çalışmaları Mustafa Kemal'in bölgede yaptığı araştırmalardan sonra 22 Mayıs 1919 da İstanbul hükümetine bir rapor göndermiştir.
 Samsun raporuna göre

Samsun Bölgesi'nin durumları siyasi emellerinden vazgeçerlerse asayiş kendiliğinden düzelir . Türklüğün yabancı mandasına ve kontrolüne tahammülü yoktur .
Yunanlıların İzmir'de hakları yoktur .
İzmir ve Aydın işgalleri olduğu ve halkı derinden yaralamıştır.

Düşünelim: Bu rapor Mustafa Kemal'in resmi görevinin dışına çıkacağını gösteren bir rapordur.



Havza Genelgesi 28 Mayıs 1919
Mustafa Kemal 28 Mayıs 1919 da Mülki ve askeri amirlere gönderdiği bir genelgeyle
İşgaller büyük ve coşkulu mitinglerle protesto edilmelidir. Böylece işgallere karşı ulusal bilinç oluşturmak istenmiştir. Bu mitingler sırasında düzen korunmalı Hristiyan halka karşı bir saldırıya ya da düşmanlık gösterimemesine yada benzer davranışlardan sakınılmalıdır. itilaf devletlerinin işgallerini haklı göstermelerini ve Mondros 7’ nci maddesinin uygulanmasına önüne geçilmek istemiştir.

Büyük devletlerin temsilcilerine ve İstanbul hükümetine uyarı telgrafları çekilmelidir.
 Böylece resmi makamlara da işgallere karşı çıkıldı gösterilmek istenmiştir.

Havza Genelgesi'nin sonuçları Anadolu'nun birçok yerinde işgalleri ve işgalcileri protesto eden mitingler düzenlenmiştir.
Düşünelim: Bu durum Havza Genelgesi'nin etkili olduğunu gösterir.
Dikkat: Havza Genelgesi Mustafa Kemal'in görevi dışında çıkarak yayımladığı bir belgedir. Mustafa Kemal 8 haziran 1919 da İngilizlerin başkasıyla İstanbul hükümeti tarafından geri çağrılmış ancak Mustafa Kemal henüz görevini içermediği gerekçesiyle ve çeşitli bahaneler ileri sürerek çağrıyı duymamıştır.